Mesai dışı ameliyat hem hastayı hem doktoru riske atabilir. Sağlık Bakanlığı’nın yeni mesai uygulama hakkında Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu önemli bir açıklama yaptı.
OECD ülkelerinde 2021 yılı verilerine göre bin kişiye düşen doktor sayısı 3.7’dir. Türkiye’de ise bu rakam 2.5’in altındadır. Geçtiğimiz günlerde İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, tüm kamu hastanelerine “Ameliyathane Hizmetlerinin Planlanması hk.” konu başlıklı bir yazı göndermiş ve sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülmesini gerekçe göstererek ameliyathane ve endoskopi ünitelerinin hafta içi saat 22:00’a kadar, hafta sonu ise 08:00-17:00 saatleri arasında yüzde 25 kapasite ile hizmete devam etmesini istemiştir. Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu bu durumun hasta güvenliği açısından riskli olduğunu ve sağlık çalışanlarının da hayatını tehlikeye attığını belirtti. Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu adına açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çuhadaroğlu bu durumun halihazırda pamuk ipliğine bağlı devam eden tıpta uzmanlık eğitimini de sekteye uğratacağını ifade etti.
“TIP EĞİTİMİNİ DE OLUMSUZ ETKİLER”
Mesai dışı çalışma saatlerinin eklenmesinin sağlık hizmetlerindeki verimi düşüreceğine dikkat çeken Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu şunları söyledi: “Ülkemizde her bin hasta başına düşen hekim ve sağlık çalışan sayısı OECD ortalamasının çok altında olup, zor şartlarda fedakarlıkla yürütülen bu özellikli, dikkat ve özen gerektiren hizmetin mesai dışı çalışma saatlerinin eklenmesi ile daha da zayıflayacağını düşünüyoruz. Hem artmış iş yükü hem de tasarruf tedbirleri kapsamında cihaz ve teknik ekipman teminindeki kısıtlamalar nedeniyle bu durumun kamudan özel hastaneye olan göçü daha da arttırmasını bekliyoruz. Ayrıca üçüncü basamak hastanelerin hizmet sunumu dışında geleceğin hekimini yetiştirme ve araştırma yapma yükümlülükleri de bulunmaktadır. İş gücünün bir kısmının mesai dışına kaydırılması nedeniyle zaten pamuk ipliğine bağlı olan uzmanlık öğrencisi eğitim hakkının daha da bozulacağını değerlendiriyoruz. Solunum hastalıklarına sahip hastalar yatan hastaların önemli bir bölümüne karşılık gelmektedir. Talep edilen bu düzenleme yatak kapasitesinin cerrahi branşlara kaydırılma potansiyelini barındırmaktadır. Bu talebin göğüs hastalıkları branşı özelinde özellikle yoğun bakım gereksinimi olan hastaların yatak sıkıntısı çekebileceğini ve bu sebeple hasta mağduriyetine neden olabileceğini düşündürmektedir.”
“TÜRKİYE’DE SAĞLIK ÇALIŞANLARI ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜNÜN ÖNERDİĞİ SÜRENİN ÇOK ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR”
Yorgun bir şekilde görev yapan sağlık çalışanlarının hastaların hayatını da tehlikeye atacağını belirten Prof. Dr. Çuhadaroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Ayrıca anayasa ve yasalarla çelişen bu genelgedeki çalışma şartları dinlenme hakkını ortadan kaldırarak çalışan motivasyonunu ve sosyal hayatını olumsuz etkileyecek ve yorgun ve dinlenmemiş sağlık çalışanı, hem kendi hem de hasta sağlığı ve güvenliği açısından risk yaratacaktır. Bu noktada hatırlatmak gerekir ki, Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından önerilen haftalık çalışma süresi 40-48 saat ile sınırlandırılmıştır. Türkiye’de ise kamudaki sağlık çalışanları, bu sınırların çok üzerinde çalışmakta ve özellikle nöbet sistemleri nedeniyle dinlenme hakkından fiilen mahrum kalmaktadır. Ayrıca gece çalışması insan fizyolojisine aykırı olup, uyku bozuklukları, kardiyovasküler hastalıklar, psikolojik sorunlar ve metabolik bozukluklar gibi pek çok sağlık riskini beraberinde getirmektedir. Sağlık çalışanlarının uzun süreli ve düzensiz gece mesaisine maruz kalması, yalnızca onların değil, hizmet verdikleri hastaların da sağlığını tehlikeye atmaktadır.”
HASTA GÜVENLİĞİNİ RİSKE ATACAK BİR UYGULAMA
Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, hasta güvenliğine de vurgu yaparak sözlerini şöyle noktaladı: “Üzerinde önemle durulması gereken bir diğer kritik nokta hasta güvenliğidir. Mesai saatleri dışında gerçekleştirilecek elektif ameliyat ve girişimlerde komplikasyon gelişme riski bulunmaktadır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında, yorgun ve yoğun bir ekip, azalmış destek personeli ve acil bir durumda gerekli donanıma veya uzman hekime ulaşmada yaşanacak gecikmeler, sorunun yönetimini ciddi şekilde zorlaştıracaktır. Tüm bu sebeplerle, çalışma sürelerinde yasayla kazanılmış hakların korunmasının ve belirlenmiş sürelere uyulmasının hem hasta güvenliği hem de çalışan esenliği için gerektiğine inanıyoruz. Türk ToraksDerneği, halk sağlığının korunmasından yana tavır alır. Ancak, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile iyice ağırlaştırılan sistemin tüm yükünün sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkılmasını kabul edilemez bulmaktadır. Türk Toraks Derneği olarak hekim iyilik halinin, halk sağlığının temel bileşeni olduğunu savunuyor ve yöneticileri emeğin sömürüsü yerine yapısal ve sistemsel önlemler almaya davet ediyoruz.”